Tel: +90 (412) 241 1000/8568 | Mail: cumaliz@yahoo.com


ERKEN TANI, TAKİP VE BİLGİ SİSTEMİ

Alıntı için: FAROOQ Ş., ÖNEN H., ASLAN C., 2015. ERKEN TANI, TAKİP VE BİLGİ SİSTEMİ. TÜRKİYE İSTİLACI BİTKİLER KATALOĞU, S: 36-56. Editör Huseyin ONEN, T.C. GIDA, TAR. VE HAY. BAKANLIĞI. TAGEM, Bit. Sağ. Araş. Daire Başk. TÜRKİYE, ISBN: 978-605-9175-05-0 - PDF Tam Metin İçin Tıklayın


ÖZET

Dünya genelinde artan sayıda İstilacı Yabancı Türü (İYT); farklı ekosistemleri, tarım sistemlerini, insan sağlığını ve yerel biyolojik çeşitliliğin bütünlüğünü tehdit etmektedir. Erken Uyarı, Takip ve Bilgi Sistemleri (EUTBİS) İYT'lerin her geçen gün artan meydan okumalarıyla başa çıkmak için kilit role sahiptir. Bölümde başarılı bir EUTBİS yapısı ile EUTBİS kurulması için gereken adımlar ele alınacaktır. EUTBİS'in kuruluşu; i) erken tespit, ii) teşhis, iii) raporlama, iv) risk analizi, v) hızlı müdahale ve vi) sürekli takip gibi farklı basamaklarda gerçekleşmektedir. EUTBİS'in içerdiği herbir süreç farklı amaç ve hedefleri içeren zengin bir araştırma altyapısına dayanmaktadır. Ayrıca herbir basamağın oluşturulması bir dizi metodolojinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Bu çerçeveden kısaca dünyanın herhangi bir bölgesinde başarılı bir EUTBİS'in nasıl kurulabileceği ve sürdürülebileceği üzerinde durulacaktır. Ayrıca, bölümün sonunda Türkiye'de geliştirilmekte olan bir EUTBİS (İstilacı Yabancı Türleri İçin Takip ve Bilgi Sistemi - İBİL) ele alınarak tartışılmıştır. İBİL'in kuruluşunda takip edilecek metodoloji ve bugüne kadar yapılan çalışmalara da kısaca değinilmiştir. Bölümün sonunda sistemin kuruluşunda karşılaşılan zorluklar ve önerilere de kısaca yer verilmiştir.

1. GİRİŞ

Her geçen gün, dünya genelinde sorun oluşturan İstilacı Yabancı Bitkilerin sayısı ve istila ettikleri alanlar artmaktadır. Bu artış istilacı bitkilerin biyolojik çeşitlilik, ekonomi, tarım, insan sağlığı ve altyapı vb için ve/veya bunların sürdürülebilirliği ya da bütünlüğü için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bununla birlikte bu bitkiler hakkındaki bilgi eksikliği ve/veya doğru bilgiye elde etmek için ihtiyaç duyulan kaynak teminindeki zorluklar nedeniyle genellikle göz ardı edilmektedirler (Vila ve ark., 2011; Pyšek ve Richardson 2010; Rands ve ark., 2010; Hejda ve ark., 2009). Çoğu zaman farkına dahi varılamayan bitki yeni taşındığı alanlara yerleşebilmekte, hızla yayılabilmekte ve eradikasyonları neredeyse imkansız hale gelmektedir. Dolayısıyla bu bitkilerin sürekli takibi ile idareleri için öncelikli alanların ve yöntemlerin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır (Brooks ve Klinger, 2009; Pushpakumara ve ark., 2010). Takip ve Bilgi Sistemleri (TBS) belli bir alanda (dünya, kıta, ülke, bölge, şehir vb) farklı genelde istilacı yabancı türlerin özelde ise istilacı bitkilerin varlığını ve mevcut durumunu gösteren veya bulunma ihtimali konusunda tahmin yürütme şansı veren güvenilir araçlardır (Keefra ve ark., 2010). TBS; istilacı türlerin erken tespit/teşhisi, verilerin toplanması ve analizi, risk analizleri, öncelikli türlerin ve alanların saptanması, hızlı müdahale gibi farklı yaklaşımları içerir. Erken uyarı ve acil müdahale görevi gören "Erken Tespit ve Hızlı Müdahale (EHM)" yaklaşımı oluşturulan TBS'nin ana unsurlarındandır. Oluşturulacak sistemin genel hedefleri dikkate alınarak EHM farklı görevler üstlenen bir dizi alt birimlerden (çalışma grubundan) oluşur. "Erken Uyarı" çalışma grubu çalışma alanında yeni istilacı bitkileri kayıt altına alma görevini üstlenmiştir (Keefra ve ark., 2010; Wittenberg ve Cock, 2001). Bu çerçeveden yeni bitki girişi halinde konuyu derhal sistem üzerinden duyurur ve/veya ilgili kuruluşlara raporlar. Erken uyarı grubunun çalışma alanı istilacı organizmalar dikkate alınarak kendi içinde alt gruplara da ayrılabilir (Wittenberg ve Cock, 2001). Bu gruplar amaç ve hedefler doğrultusunda; biyoçeşitlilik konusunda çalışan farklı disiplinlerden uzmanlar, botanikçiler, yabancı otlar konusunda uzman bilim adamları, STK temsilcileri ve konuya ilgili duyan toplum kesimleri ile diğer disiplinlerden araştırmacıları vb topum kesimlerinden oluşabilir. Bu gruplar çalışılan bölgeye yeni giren türleri tespit eder, tanı ve hızlı müdahale için diğer çalışma grup/larına konuyu raporlar. İstilacı yabancı türün veya sorunun tam ve doğru tanısı sistemin başarısı için kilit rol oynar. Türler teşhis edildikten sonra, karantina tedbirleri başta olmak üzere çeşitli düzenlemeleri yapabilecek donanım ve yetkiye sahip paydaşlara (bakanlıklar, üniversiteler, STK'lar vb kurum veya kuruluşların ilgili birimleri), durumun bildirilmesi gerekir. Bu kurum veya kuruluşlarda çalışan gruplar derhal kendilerine ulaşan verileri ilgili literatürle de karşılaştırarak sonuçları yorumlamalıdır. Bu çalışmalar sonucunda elde edilen veriler farkındalık oluşturmak amacıyla hızlı bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalı ve ilgili kurum ve kuruluşların dikkatine sunulmalıdır (Brooks ve Klinger, 2009; Pushpakumara ve ark., 2010; Wittenberg ve Cock, 2001).

Mevcut kaynaklar dikkate alındığında (başta insan kaynağı ve bütçe) her bir istilacı bitki için hızlı müdahale mümkün olmayabilir. Dolayısıyla tahsis edilen kaynakların son derece etkin bir şekilde yönetilmesi ve dikkatli bir şekilde kullanılması gerekir (EPPO, 2012). Bunun için de öncelikle mevcut kaynaklar çerçevesinde yeni taşınan bitkilerin idaresi amacıyla; istilacı türden kaynaklanması muhtemel risk/tehditlerin (biyoçeşitlilik, tarım, çevre ve insan sağlığı vb için) hızlı bir şekilde yapılacak Risk Analizi ile ortaya konması gerekir. Bitkiler bu şekilde öncelik sırasına konur, en büyük riski taşıyan bitkilere öncelikli olarak müdahale edilir. Ancak risk analizlerinde kullanılan farklı risk değerlendirme/analiz şemalarının olduğu ve oluşturulan kategorilerin risk değerlendirme şemasına göre farklılık gösterebileceği unutulmamalıdır.
Belirlenen istilacı bitkiler öncelik sırasına göre kategorilere ayrılarak listelendikten sonra, farkındalık oluşturmak için aciliyet sırasını içerir şekilde elde edilen bilgiler kamuoyu ve ilgili kişi/kuruluşlarla paylaşılır. Elde edilen bilgiler, el broşürleri ve posterler haline getirilip dağıtılmalı, basın yayın kuruluşları (gezete haberleri, televizyon ve radyo programları) ve sosyal medya aracılığıyla duyurulmalı, seminer ve konferanslarla ilgili kesimlere aktarılmalıdır (Brooks ve Klinger, 2009; Pushpakumara ve ark., 2010; Wittenberg ve Cock, 2001). Dünyanın önemli İstilacı türlerinden olan Ambrosia artemisifolia ile ilgili olarak gerçekleştirilen bir COST Aksiyonu olan SMARTER (Sustainable management of Ambrosia artemisiifolia in Europe) çerçevesinde yürütülen çalışmalar, hazırlanan broşürler, gazete haberleri, hazırlanan televizyon programlarına ilişkin videolara ve diğer bazı haberler ilgili web sayfasında (http://www.ragweed.eu/) görülebilir. Tüm bu faliyetler yanında önemli görülen türler için acil müdahale çerçevesinde; yayılmanın önlenmesi amacıyla uygulanacak karantina tedbirleri, mümkünse bitkilerin ortadan kaldırılması için uygulanacak eradikasyon programları veya uygulanacak mücadele tedbirlerine de karar verilir.


Derhal acil müdahale yoluna gidilir. Acil müdahale sonrası mutlaka uygulamanın başarı durumu takip edilmelidir. İstilacı tür başarı ile ortadan kaldırıldı ise veya yayılması durdurulmuş ise Acil Müdahale başarılı olarak kabul edilir. Ancak bitkinin yayıldığı alanlar gittikçe artıyorsa tekrar tüm aşamalar gözden geçirilir, gerekirse Acil Müdahale uygulaması bir bütün olarak revize edilir veya değiştirilir, tekrar uygulanır ve sonuçları takip edilir. Başarıya ulaşıldığında bitki kendi haline bırakılmaz "izlenen türler" listesine alınır ve daha sonraki dönemlerde de takip edilir. Genel olarak Takip ve Bilgi Sistemleri (TBS) web tabanlı olup online niteliktedir ve bütün toplum kesimlerine açıktır. Web tabanlı bu sistemler istilacı bitki türleri de dahil olmak bütün istilacı yabancı türleri kapsamakta, sürekli olarak güncellenmekte ve özelde istilacı bitkiler genelde istilacı türlerden etkilenebilecek toplum kesimleri için uyarılar içermektedir. TBS küresel ölçekte olabileceği gibi, bölgesel veya ülkesel düzeyde de planlanabilmektedir. Küresel, bölgesel veya ülkesel düzeyde hazırlanan sistemlerin çalışma şekilleri önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Global ölçekte güvenilir bir TBS'nin oluşturulabilmesi büyük çaba gerektirir. Zira, küresel ölçekteki veritabanlarını içeren sistemlerin sürdürülmesi, verilerin toplanması ve güncellenmesi vb için geniş kapsamlı işbirliklerine, büyük ölçekli bütçelere ve zamana gereksinim bulunmaktadır. Bölgesel veya ülkesel veritabanlarının oluşturulması ise nispeten daha az çaba, maliyet ve zaman gerektirir. Dünya çapında etkin/başarılı bir şekilde uygulanan istilacı yabancı türlere yönelik olarak hazırlanan bazı Takip ve Bilgi Sistemleri Çizelge 1'de verilmiştir.




2. ERKEN TANI/TEŞHİS

Yeni bir coğrafik bölgeye taşınan ve yerli olmayan türlerin saptanması ve teşhisi anlamına gelir. İstilacı bir bitkinin (veya genel olarak türün) saptanması ve tanımlanması bitkinin önlenmesi ve eradikasyonu veya kontrolü için ilk aşamayı oluşturur (Welch ve ark., 2012; Wittenberg ve Cock, 2001). Yeni giriş yapan istilacı türün taşındığı alana yerleşmesinden önce bitkinin belirlenmesi için gerçekleştirilen planlanmış çalışmalar ve bitkinin tesadüfen saptanması sonucu bitkinin raporlanması konularını kapsar. Erken tanı belirli bir bölgede yerli olmayan bitkilerin belirlenmesi için veya işgal edilmiş alanlarda istilacı bitki popülasyonlarının yersel ve zamansal dağılımlarının belirlenmesi için başarıyla kullanılmaktadır (Welch, 2012a). Erken tanı için çok farklı çalışmalara gereksinim duyulmaktadır. Erken tanının amaçları ve hedefleri doğrultusunda; çalışılacak alanların veya türlerin öncelik durumu, tanıda kullanılacak yöntem (genel sürveyler, bölgeye özgü sürveyler, türe özgü sürveyler veya uzaktan algılama) farklılık arz eder (Karl, 2015a; Prather, 2015; Welch, 2012a). Erken tanı programlarının geliştirilmesinde bitki türlerinin ve sürvey alanlarının önceliklendirilmesi ilk adımı oluşturur. Bu çerçevede en zor idare edilebilecek bitkilerin ve istila edilmesi muhtemel alanlarda gözlemler yapılması kararlaştırılır. Ancak, alınacak kararlar gerçekten zor olup kapsamlı bilgi ve dikkat gerektirir (Welch, 2012b). Erken tanı programı uygulanacak bölgeler ve bitkilerin önceliklendirilmesi aşağıda sıralanan 4 faktör dikkate alınarak yapılır. Modellerden alınan verilerin potansiyel dağılım haritalarına dönüştürülmesinde ise farklı bilgisayar yazılımlarından yararlanılmaktadır. Bu yazılımlar daha önce bahsedilen modelleme yöntemlerine dayanmaktadır. Ayrıca bu modellerden çıkan verilerden haritalama işlemlerini tamamlamak için ARCGİS bilgisayar haritalama programı sık sık kullanılmaktadır. Potansiyel dağılımı haritalarının oluşturmasında sık kullanılan modellerden bazıları Çizelge 4'de verilmiştir. Tüm bu yazılımların başarı ile kullanılabilmesi için oldukça yoğun veri toplanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca genel olarak çalışılan konuda özelde ise programın kullanımına ilişkin uzmanlık gerekmektedir. Gereklilikler yerine getirildiğinde bu programlarla sadece bitkinin potansiyel dağılımının

1. Diğer yerli olmayan bitkilerle karşılaştırıldığında oluşturduğu ekolojik ve ekonomik tehditler,
2. Farklı yaşam alanları, ekosistemler ve bölgelere yayılma ve yerleşme patansiyeli (yabancı ot olarak nitelikleri),
3. Yeni taşınan bitkinin yerleşmesi ve yayılması için potansiyel coğrafik bölgeler ve
4. Kontrol/idare yöntemlerinin uygulanabilirliğidir. (Timmins ve Williams, 1987; Hiebert ve Stubbendieck, 1993; Weiss ve McLaren, 1999; Fox ve ark,, 2000; Warneret ve ark., 2003; Morse ve ark., 2004).

Daha sonra öncelik verilen istilacıya ilişkin olarak gerçekleştirilecek çalışmalar için yöntem belirlenir. Normal olarak bitkinin ve dağılım alanlarının belirlenmesi sürvey çalışmalarına dayanır. Sürvey çalışmaları genel amaçlı, belli bir alana veya bitki özgü olabilir. Ancak hangi sürvey/lerin uygulanacağına erken tanı programının yapısı dikkate alınarak karar verilir (Welch ve ark., 2012; Welch, 2012b).

2.1. Genel Amaçlı Sürveyler

Normalde belirli bir istilacı bitki türü veya bir bütün olarak istilacı yabancı (veya yerli olmayan) bitkilerin var veya yok olduğunu belirlemek için yapılır. Bu sürveyler "gözlem sürveyleri" olarak da adlandırılabilir. Sürveyleri yapan araştırmacıların deneyimi bu tür sürveyler için son derece büyük öneme sahiptir. Araştırıcı, hedef bitki türü/türlerini ve yeni bulaşma alanlarını fark edecek deneyim ve bilgi birikimine sahip olmalıdır (Brocklehurst ve ark., 2007).

2.2. Bölgeye Özel Sürveyler

Bölgeye özel sürveyler genel amaçlı sürveylerden farklı olarak sadece belirli bir bölgede gerçekleştirilir. Bu sürveyler iki farklı amaçla yapılır. Sürveyler ya özel bir alanda herhangi yeni bir istilacının var/yok olduğunu kayıt altına almak veya bölgedeki belirli bazı özel istilacıların durumunun ortaya konması amaçlarını güder (Brocklehurst ve ark., 2007).

2.3. Bitkiye Özel Sürveyler

Bütün alanda veya belli bir bölgede belirli bir istilacı bitkinin taranması amacıyla yapılır. Dolayısıyla temel olarak sürveyde sadece belirli bir bitki hedeflenir. Bütün sürvey çalışmalarında genel olarak; toprak özellikleri, iklim koşulları, coğrafik konum, hedef bitki/bitkilerin var/yok olduğu, istilacı bitkilerin genel kaplama alanı ve herbir türün özel kaplama alanı vb hususlar kaydedilir. Ayrıca, yerli olmayan bütün bitki türlerinin tanısı için alandan herbaryum için bitki örnekleri ve gerekli kayıt bilgileri alınır (Brocklehurst ve ark., 2007).

3. TEŞHİS VE VERİ İŞLEME

Araştırmalar sırasında tespit edilen bitkilerin cins ve türlerlerinin mutlaka konunun uzmanı botanikçiler tarafından doğrulanması gerekir. Bitkinin kesin tanısı yapıldıktan sonra, dagılım alanları ve şekli/yönü, bitkinin kökeni, ihtiyaç duyduğu iklimsel şartlar, idarede uygulanabilecek kontrol seçenekleri ve oluşturduğu potansiyel tehditlere ilişkin geniş bir literatür çalışması yapılır. Elde edilen tüm veriler herkesin kullanımına açık olan TBS üzerinden duyurulur (Welch, 2012b; Latham, 2012). Kesin tanı işleminden sonra sürvey esnasında toplanan veriler üzerinde çalışmaya başlanır. Araştırmalar sırasında toplanan tüm bilgiler bitkinin belli bir alanda veya bölgedeki alansal dağılımını göstermek için haritalara dökülür. Bu haritalara bağlı olarak sürvey yapılması gereken (risk altındaki) benzer iklim, topoğrafya, ekoloji ve toprak koşulları vb sahip bölgeler saptanır. Sürvey sonuçlarının haritalanması için kullanılabilecek çok farklı bilgisayar proğramları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Çizelge 3'de bulunmaktadır. Tüm bu çalışmalardan sonra, bitki ile ilgili olarak toplanan, değerlendirilen ve yayınlanan sonuçlar başta istilacı bitkiler ve/veya biyoçeşitlilikle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili kurum, kuruluş veya şahıslara (Bakanlıklar, üniversiteler, araştırma kuruluşları, STK'lar, araştırıcılar vb) bildirilir (Michener ve Brunt, 2000; Mohren, 2007).

4. RAPORLAMA

Gerekli bilgilendirmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkan yeni istilacılar ve istila riski altındaki bölgeler ilgili kuruluşlara raporlanmış olur (Welch 2012b). Elde edilen sonuçlar daha sonra yayınlanmak üzere konuyla ilgili bilimsel dergilere gönderilir. Toplumsal farkındalık oluşturmak için gazetelerde yayınlanır. Diğer yandan başta Tarım ve Çevre Bakanlıklarının ilgili birimleri olmak üzere farklı kurumlarla işbirliğine gidilerek; bitkinin kökeni ve taşınma yolları, muhtemel etkileri ve potansiyel dağılım alanlarının belirlenmesi ile bitkinin kontrolü konularında ortak çalışmalara gidilir. Ancak ilk yapılması gereken şey bitkinin orijin ülkeden nasıl taşındığının saptanması ve bulaşma yolunun kesilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesidir. Giriş yolu/şekli belirlendikten sonra; karantina düzenlemeleri, belirli ürünlerin ithalatının yasaklanması ve hava alanı, limanlar ile sınır kapılarındaki kontrol işlemlerinin sıkılaştırılması vb önlemler alınır (Welch ve ark., 2012). Ayrıca yeni giriş yaptıgı saptanan türler için hızlı bir şekilde önceliklendirme çalışması yapılır, oluşturmaları muhtemel tehditler/riskler yönüyle bitkiler değerlendirilir ve bu doğrultuda alınması gereken diğer önlemlere ilişkin stratejiler geliştirilir.

5. RİSK DEĞERLENDİRMESİ/ANALİZİ

İstilacı bitkilerin (türlerin) idaresi veya kontrolü için atılması gereken öncelikli adım muhtemel risklerin değerlendirilmesidir. Bu amaçla yapılacak risk analizi veya değerlendirmesi temel olarak iki gruba ayrılır (Edward ve ark., 2012). Bunlar sırasıyla;

5.1. Etki değerlendirmesi

Etki değerlendirmesi çoğunlukla detaylı literatür çalışmaları ve değerlendiricinin/uzmanın istilacı bitki tür/türlerine ilişkin bilgi birikimi ile deneyimlerine dayanmaktadır. Bitkinin muhtemel etkileri; ekonomik, çevresel, ekosistemin fonksiyonları, insan sağlığı ve sosyal hayat vb olmak üzere farklı kategorilere ayrılır. Dolayısıyla yeni bir bölgede istila riski ve muhtemel etkileri değerlendirilirken bütün bu faktörlerin göz önünde tutulması gerekir. Risklerin analizinde kullanılan bir dizi etki değerlendirme/analiz planı bulunmaktadır (Çizelge 2). 
Genel olarak tüm risk analiz planlarının kullanımı kolay ve tekrarlanabilir mahiyettedir. Analizlerde; değerlendirmeye alınan istilacı bitkinin herbir potansiyel etkisine degerlendirici tarafından bir puan verilir, verilen bu puanlara göre de istilacı tür için nihai bir sonuç hesaplanır. Hesaplama sonucu elde edilen nihai skor herbir türün oluşturduğu potansiyel riskleri belirler. Ayrıca bu skorlar çalışılan bütün istilacı türleri birbiriyle karşılaştırma ve öncelik sırasına dizme olanağı da verir. Örneğin, ISEIAY istilacı bitkileri Kara liste ve Beyaz liste olarak iki gruba ayrır. Dolayısıyla sonuçlara göre kara listeye alınan bitkilere öncelik verilir ve derhal bu bitkilere müdahale edilir. Benzer şekilde EPPO'ya göre istilacı bitkileri 4, GABLIS'e göre 6, GB ve Norway'e göre ise 5 farklı gruba ayrılmakta ve buna göre müdahalede öncelik sırası belirlenmektedir (Çizelge 3).

5.2. Dağılım haritalarının oluşturulması

Etki değerlendirme işlemini takiben, kara listeye alınan bitkiler için; bir sonraki işlem bu bitkilerin muhtemel dağılım alanları ve yerleşebileceği habitatların belirlenmesi için potansiyel dağılım haritalarının oluşturulmasıdır. Bu amaçla farklı Tür Dağıtım Modelleri (Species Distribution Models-SDMS) kullanılmaktadır. Genelleştirilmiş Doğrusal Modeller (Generalized Linear Models-GLM), Uzaysal Otoregressif Modeller (Spatial Autoregressive Models-SAR), Genelleştirilmiş Toplumsal Model(Generalized Additive Model-GAM), Çok Değişkenli Uyumlu Regresyon Uzanımları (Multivariate adaptive regression splines-MARS), Melez Metodlar (Hybrid methods-GARP) ve Maksimum Entropi (Maximum entropy-ME) gibi modeller bu amaçla kullanılmaktadır. haritalanması değil, iklim değişikliği bağlı olarak muhtemel iklimsel senaryolar altında bitkilerin dağılımının nasıl olacağı sorusuna cevap aramakta mümkün olabilmektedir. Ancak her yazılım potansiyel dağılım haritaları oluştururken farklı veri gereksinimleri gösterir. Bazılarında harita oluşturmak için sadece türün var veya yok olduğuna ilişkin verileri toplamak yeterli olurken, bazılarında ise görevi yerine getirmek için populasyon özellikleri (yoğunluk, kaplama alanı vb) yanında farklı ekolojik parametrelere (toprak, iklim vb) ihtiyaç duyulmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere potansiyel dağılım haritaları ile temel olarak; istilacı türün yeni işgal ettiği bölgelerde dağılım alanını ne şekilde genişletebileceği konusunda fikir sahibi olma gayesini güder. Ancak, programlardaki çeşitlilikten de anlaşılabileceği gibi henüz elde edilen sonuçlar ve/veya haritaların kullanımı ve güvenilirliği konusunda kesin bir konsensüs bulunmamaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi haritaların oluşturulması sürecinde, bitkilerin dağılımına etki eden en önemli unsurlardan olan insanlara ve etkilerine modellerde yer verilmemesidir. Dolayısıyla da elde edilen sonuçlar gerçek zamanlı olarak kesin sonuçlar vermemektedir. Ancak konsensüsün olmaması tabiki istilacı türlerin potansiyel dağılım haritalarının oluşturulmasının bu türlerin idaresinde sağladığı büyük yararı gölgelemez.



6. BİLGİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI

Daha önce toplanan ve haritalanan tüm veriler, analiz edilir, yorumlanır, ilgili kesimler ve kamuoyu ile paylaşılmak üzere web sayfasına yüklenir. İstilacı türü tanıtıcı bilgi ve resimler, bitkiden kaynaklanan problemler ve olası tehditler, türün kontol altına alınması için alınabilecek önlemler vb bilgilere de web sayfasında yer verilir. Ayrıca çarpıcı nitelikte bilgi içeren afiş ve broşürler hazırlanır (Şekil 3), seminer ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenir (Şekil 4). Web sayfası web tabanlı farklı uygulamaları içerecek şekilde hazırlanarak aynı zamanda bir "Erken Uyarı Sistemi" olarak da iş görebilir. Potansiyel dağılım haritalarına dayanarak düzenlenebilecek sistem ile henüz istila gerçekleşmeden olası işgallerin duyurulması ve konuya ilişkin kesimlerin (çiftçiler, uzmanlar, risk altındaki diğer gruplar, konuya ilgi duyanlar ve genel kamuoyu) bilgilendirilmesi bu şekilde mümkün hale gelir. Diğer yandan potansiyel olarak tehdit altında olan alanlarda insanları konuyla ilgili olarak bilinçlendirmek ve/veya farkındalık oluşturmak için bir Erken Uyarı Sistemi’de kurulabilir. Erken uyarı sistemi; potansiyel olarak tehdit altındaki anlarda farklı basılı materyellerin basılarak dagıtılmasını, farklı toplumsal kesimlere (çiftçi, uzman, risk altındaki kesimler vb) yönelik seminerler, toplantılar ve çalıştaylar ile bilinçlendirme kampanyalarını da içerebilir (Şekil 4). Bu eğitim faliyetleri ve bilinçlendirme kampanyalarında hem bitkinin tanıtımı ve yayılmasının önlenmesine yönelik alınması gereken tedbirler hem de bu tedbirler alınırken insan sağlığı (polen alerjisi, dermatitis, cilt yaralanmaları vb) ve çevre açısından bitkinin oluşturduğu tehlikeler, dikkat edilmesi gereken hususlar ve/veya alınması gereken önlemlere (eldiven, maske vb) de yer verilmelidir. Erken uyarı sisemlerinde başarı için olabildiğince geniş kesimlerin gönüllü olarak sisteme katılımlarının sağlanması büyük öneme sahiptir. Bitkilere ilişkin yeni bulaşmaların fark edilmesi durumunda, konunun anında uzmanlara iletilebilmesinin sağlanması da önem arz etmektedir. Dolayısıyla sistemin cep telefonu, e-posta veya diğer iletişim araçları ile bilgi aktarımına uygun bir yapıda oluşturulması gerekir. Diğer yandan yeni bilgi ulaştığında uzmanlar tarafından izlenecek prosedürlere ilişkin olarak da gerekli çalışmalar/planlar yapılmalıdır.


7. ACİL MÜDAHALE

İstilacı yabancı türler için gerekli olan risk değerlendirmesi, önceliklendirme, potansiyel dağılımı haritalarının oluşturulması, bilgilerin yaygınlaştırılması ve erken uyarı sisteminin oluşturulmasından sonra hızlı tepki ve acil müdahale için takip edilecek yönteme karar verilir. Hızlı tepki ve acil müdahale çerçevesinde; önleyici tedbirler, karantina uygulamaları ve yasaları, eradikasyon kampanyaları veya bitki için uygun kontrol önlemlerini (mekanik, fiziksel, biyolojik veya kimyasal vb) içeren idare tedbirleri kararlaştırılır. Tedbirler uygulanır ve uygulama/ların başarısı süre sonunda kontrol edilir. Bu çalışmaların belirli bir çalışma grubu (tercihen farklı toplumsal kesimlerden uzman ve gönüllülerden oluşan) tarafından uygulanır. Ancak çalışma grubu istilacı türler ve idaresi konusunda uzmanların liderliğinde oluşturulmalıdır. Acil müdahaleye bitkinin mevcut ve potansiyel dağılım alanları dikkate alınarak karar verilir. Bitki yüksek risk taşıyorsa müdahale olabildiğince bulaşmanın/işgalin erken aşamalarında yapılmalıdır. Eğer bitki bölgeye yerleşmiş ve geniş alanlara yayılma eyiliminde ise; derhal eradikasyon veya kontrol için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Hızlı tepki ve müdahalede başarıda halkın gönülü desteği ve çalışma gruplarının aktif katılımının önemli rol oynadığı unutulmamalıdır.

8. TAKİP

Acil müdahale uygulamalardan belli bir süre sonra bitkinin son durumunu değerlendirmek için takip amaçlı sürvey çalışmaları yapılır. Bu sürveylerle istilacı bitki/bitkilerin yoğunluk ve yaygınlığı tekrar değerlendirilir, yoğunluk/yaygınlıkta azalma, artma veya sabit kalma durumuna göre acil müdahalenin başarısına karar verilir. Acil müdahalede başarı sağlanmadığına karar verildiğinde, eradikasyon için yeni seçenekler üzerinde durulur. Başarı sağlandığında ise bitki izleme listesine alınır ve sürekli takip altında tutulur (Welch ve ark., 2012).




9. WEB TABANLI SİSTEMİN OLUŞTURULMASI, İDARESİ VE İDAMESİ 

Takip ve bilgi sistemi olarak kurulan websayfası; derlenmiş tüm verileri kapsamalı, kolayca erişilebilir ve online formda olmalıdır. Ayrıca, web sayfasında yer verilen istilacı bitkiler/türlere ilişkin bilgiler sürekli güncelenmeli ve risk oluşturan yeni türler düzenli olarak ilave edilmelidir. Yabancı istilacı bitkilerin güncel listesi yapılmalı, farklı risk değerlendirme protokolleri kulanılarak bu bitkilerin oluşturdukları riskler ve tehditler ortaya konmalı ve listelenmelidir. Düzenli olarak yapılan sürveylerle istilacı bitkilere ait populasyonların güncel durumlarına websayfasında yer verilmelidir. Sistemde yer alan çalışma gruplarının ilgi alanları ve gerçekleştirdikleri aktivitelere de sistemde yer verilmelidir. En önemlisi de sistem farklı toplum kesimlerinin ilgisini çekecek mahiyette hazırlanmalı, kolayca erişilebilmeli, sistem üzerinden uzmanlara yeni yabancı bitkiler rapor edilebilmeli, bitkinin saptandığı nokta harita üzerinde gösterilebilmeli ve bitkiyle ilgili derlenen bilgiler ve resimler yüklenebilmelidir. Akıllı telefonlardaki son gelişmeler sonucunda Takip ve İzleme Sistemlerinde akıllı telefonlara uygun farklı bazı mobil uygulamalar geliştirilmiş olup halen kullanılmaktadır. Ancak, akıllı telefon uygulamalarının yapısı gereği sadece sınırlı veri aktarımı söz konusudur (Şekil 5 ). Detaylı veri gerekinimi olan takip ve bilgi sistemleri için tek başına akıllı telefon uygulamaları yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple web tabanlı sistemler hem daha güvenilir, hemde daha başarılı olduğundan mutlaka gereklidir.

10. TÜRKİYE'DEKİ İSTİLACI YABANCI BİTKİ TÜRLERİ İÇİN TAKİP VE BİLGİ SİSTEMİ (İBİL-İSTİLACILARI BİL)

Ülkemizin sahip olduğu son derece zengin coğrafik, topoğrafik ve iklimsel çeşitlilik ülkemizi her taksonomik guruptan istilacı yabancı tür için uygun hale getirmektedir. Bu zengin ekolojik çeşitlilik yanında kıtalar arası ulaşım ve enerji nakil yolarının kesişim noktasında yer alması ülkemizi istilacı türlerin taşınması ve yayılması için de uygun hale getirmektedir. Son yıllarda artan ticaret ve turizm hareketliliği ile otoyol, baraj, enerji hatlarının artışı ve bunların inşaası sırasında ortaya çıkan uygun yaşam alanları da (tahrip edilen doğal vejatasyonun bir sonucu olarak) ilave edildiğinde ülkemizde İstilacı Yabancı Bitkilerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Ancak Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin korunması ve istilacı yabancı türlere yönelik çalışmalar son derece sınırlıdır. Dolayısıyla öncelikle toplumsal olarak bir farkındalığın oluşturulması, ilgili kesimlerin bu konuda bilinçlendirilmesi, önemli istilacı bitki türlerinin güncel durumlarının ortaya konması, yayılma eğilim ve yönlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Diğer yandan gerekli risk analizleri yapılarak, önemli bulunan istilacı bitkilerin yayılmasının önüne geçilmesi ve bulunduğu bölgelerde kontrol altına alınmasına (mümkünse eradikasyona) yönelik olarak stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçeveden öncelikle istilacı bitki türlerinin gelecekteki yayılma alanları ve etkilerinin tahmini için potansiyel dağılım haritalarını da içeren bir takip, erken uyarı ve müdahale sistemi oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde bir ilk olarak "İstilacı Yabancı Bitki Türleri için Takip ve Bilgi Sisteminin (İBİL-İstilacıları Bil)" oluşturulması hedefiyle hazırlanan proje TÜBİTAK tarafından desteklenmiş (proje no: 113O790) ve proje ile kısa adı ALIENCHALLENGE (TD1209: European Information System for Alien Species) olan COST aksiyonuna dahil olunmuştur. Proje ile ülkemiz için son derece önemli riskler barındıran 5 önemli istilacı yabancı bitki türü ele alınmaktadır (Physalis angulata L., Physalis philadelphica var. immaculata Waterf., Sicyos angulatus (L.), Ambrosia artemisiifolia L. ve Persicaria perfoliata (L.) H. Gross). Proje ile COST aksiyonunun ana hedefi doğrultusunda; bu istilacı bitkilerin ülkemizdeki mevcut dağılım durumlarının ortaya konması, bu bitkilerin dağılımını etkileyen ekolojik parametrelerin toplanması ve bazı biyolojik özelliklerinin saptanması, daha sonra elde edilen bilgilerin entegrasyonu ile bitkilerin potansiyel dağılım alanlarının haritalanarak belirlenmesi hedeflenmektedir. Projenin nihai hedefi ise İBİL (İstilacıları BİL)'in oluşturulmasıdır. Sistem yeni veri elde edildikçe güncellenebilir ve çeşitli disiplinlerden akademisyenler, araştırmacılar ve karar vericiler tarafından interaktif olarak kullanılabilir olması sağlanacaktır. Dolayısıyla, proje sonunda oluşturulan sistem; bir Erken Uyarı, Acil Müdahale ve Takip Sistemi ile ülkemiz için öncelik taşıyan bu türlerin giriş ve yayılma yolları, biyolojik özellikleri, ekolojik istekleri, potansiyel dağılım alanları ve muhtemel etki şekillerine ilişkin bilgi paylaşım platformu olarak iş görecektir. Diğer yandan halen dizayn sürecinde yer alan sistem istilacı bitkiler yanında TD1209 COST aksiyonunun hedefleri arasında yer alan diğer yabancı istilacı türleri de (mikroorganizma, böcek, sürüngen vb) kapsayacak şekilde düzenlenecektir.

11. GELECEKTE YAPILMASI GEREKENLER VE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR

Başlangıç için farklı disiplinlerden ve kurumlardan (Üniversiteler ve Tarım Bakanlığı) bilim adamlarının bir araya gelerek oluşturmayı planladıkları İBİL (İstilacıları-BİL) sistemi geç kalınmış olsa da olumlu bir adımdır. Ancak kurulması planlanan sistem (bütün istilaci grupları kapsayacak şekilde planlanmasına rağmen) son derece sınırlı sayıda istilacı bitki türünü kapsayacaktır. Dolayısıyla sistemin kurulması tek başına yeterli değildir. Sistemin başarı ile sürdürülmesi çok daha büyük öneme sahiptir. Zira yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere dünyadaki diğer başarılı örneklerinde olduğu gibi sistemin sürdürülebilirliği bilgilerin sürekli güncellenmesini, buda yeni türlerin ilavesini ve yeni bilgi akışıni gerektirmektedir. Sürekli güncellemelerin yapılabilmesi için de ihtiyaç duyulan kaynakların (insan, finans vb) temini ve kurumsal (üniversite, kamu krulmarı, STK'lar vb) katkı ile ilgi gerekmektedir. Bu da öncelikle uzmanlar tarafında yürütülen detaylı sürveyleri gerekli kılmaktadır. Ancak uzmanlar tarafından gerçekleştirilen sürveyler yanında çok farklı toplumsal kesimlerin gönüllülük esası ile bir araya gelmesi ve sisteme katkı vermesi sistemin başarısı için bir zorunluluktur. Bu şekilde sürekli güncel bilgi akışı ile ancak istilacı bitkilerin gerçek durumları ortaya konabilir ve potansiyel dağılım haritaları test edilebilir ve sistem diğer taksonomik gruplarıda içerecek şekilde (kuş, memeli, arthropod, sucul istilacı bitkiler vb) genişletilebilir. Son yıllarda genelde istilacı türler özelde ise istilacı yabancı otlara yönelik olarak farklı disiplinlerden bilim insanlarının artan bir ilgisi bulunmasına ve bu konuda her geçen gün aratan sayıda proje ve yayın yapılmasına, konferans ve çalıştaylar vb düzenlenmesine rağmen bu ilgi yeterli değildir. Farklı disiplinlerden insanların bu amaç duğrultusunda bir şemsiye altında bir araya toplanmasını sağlayacak geniş kapsamlı projelere, farklı toplumsal kesimlerde farkındalık oluşturacak kampanyalara, özel olarak istilacı türleri hedef alan kuruluşlara (enstitü, bölüm, birim vb) vb ihtiyaç vardır.

* Bu bölüm TUBİTAK (TOVAG) tarafından desteklenen 113 O 790 nolu proje kapsamında elde edilen verilerden yararlanılarak hazırlanmıştır.

12. KAYNAKÇA

ANONİM (2015a). European and Mediterranean Plant Protection Organization EPPO. Computer Assisted Pest Risk Analysis (CAPRA). http://capra.eppo.org/
ANONİM (2015b). Global Invasive Species Database (GISD). http://www.issg.org/database/welcome/ Accessed 10.0İ.2015
ANONİM (2015c). Delivering Alien Invasive Species Inventories for Europe (DAISIE).http://www.europe-aliens.org/. Accessed 10.0l .2015
ANONİM (2015d). National Invasive Species Information Center (NISIC) of the United States Department of Agriculture (USDA).http://www.invasivespeciesinfo.gov/index.shtml. Accessed 10.01.2015.
ANONIM (2015e). Invasive and Exotic Species to North America.http://www.invasive.org/. Accessed 10.01.2015.
ANONIM (2015f). Hawaiian Ecosystems at Risk project. http://www.hear.org/species/ Accessed 10.01.2015.
ANONIM (2015g). European and Mediterranean Plant Protection Organization (EPPO).http://www.eppo.int/. Accessed 10.01.2015.
ANONIM (2015h).Invasive Alien Species in Belgium.http://ias.biodiversity.be/. Accessed 10.01.2015.
ANONIM (2015i). Great Britain (GB) Non-native Species Secretariat (NNSS). http://www.nonnativespecies.org/home/index.cfm. Accessed 10.01.2015.
ANONIM (2015j).European Network on Invasive Alien Species (NOBANIS).http://www.nobanis.org/. Accessed 10.01.2015.
BLACKBURN T.M. , ESSL F, EVANS T, HULME PE, JESCHKE JM, KUHN I, KUMSCHICK S, MARKOVA Z, MRUGAtA A, NENTWIG W, PERGL J, PYSEK P, RABITSCH W, RICCIARDI A, RICHARDSON D.M, SENDEK A , VILA M, WILSON J.R.U, WINTER M , GENOVESI P, BACHER S. (2014) A Unified Classification of Alien Species Based on the Magnitude of their Environmental Impacts. PLoSBiol 12(5): e1001850. doi:10.1371/ journal.pbio.1001850
BRANQUART E. (2009). Guidelines for environmental impact assessment and list classification of non-native organisms in Belgium. Belgian Biodiversity Platform, Brussels, 4 pp.
BROCKLEHURST P., LEWIS D., NAPIER D., LYNCH D. (2007) Northern Territory Guidelines and Field Methodology for Vegetation Survey and Mapping. Technical Report No. 02/2007D. Department of Natural Resources, Environment and the Arts, Palmerston, Northern Territory.
EDWARDS T.C., CUTLER R, BEARD K (2012). Process of Model Assessment and Evaluation In WELCH B.A., GEISSLER P.H., LATHAM P. Ed. Early Detection of Invasive Plants— Principles and Practices. http://pubs.usgs.gov/sir/2012/5162/pdf/sir2012-5162.pdf.
EPPO (2012) EPPO Prioritization process for invasive alien plants. PM 5/6. Bulletin OEPP/Bulletin (2012) 42 (3), 463-474.
ESSL F. NEHRING S. KLINGENSTEIN F. MILASOWSZKY N. NOWACK C. RABITSCH W.(2011). Review of risk assessment systems of IAS in Europe and introducing the German-Austrian Black List Information System (GABLIS). Journal for Nature Conservation 19, 339-350.
FOX A.M. GORDON D.R. DUSKY J.A. TYSON L. STOCKER R.K. (2001). IFAS assessment of nonnative plants in Florida's natural areas: Agronomy Department, Florida Cooperative Extension Service, Institute of Food and Agricultural Sciences, University of Florida, SS- AGR-79.
GEDERAAS L. MOEN T.L. SKJELSETH S. LARSEN L-K.(2012). Aliens Species in Norway - with the Norwegian Black List 2012.The Norwegian Biodiversity Information Centre, Norway.212 pp.
HEJDA M. PYsEk P. JAROSIK V. (2009). Impact of invasive plants on the species richness, diversity and composition of invaded communities. J. Ecol., 97, 393- 403.
HIEBERT R.D. STUBBENDIECK J. (1993). Handbook for ranking exotic plants for management and control: Denver, Colo., U.S. Department of the Interior, Natural Resources Report NPS/NRMWRO/NRR-93/08, National Park Service, Natural Resources Publication Office.
HIJMANS R. J. GUARINO L. CRUZ M. ROJAS E. (2001) Computer tools for spatial analysis of plant genetic resources data: 1. DIVA-GIS. Plant Genetic Resources Newsletter, 127, 15­19.
KARL J (2015). Digital Aerial Sketch-Mapping for Early Detection and Mapping. http://www.weedcenter.org/education/docs/JKarl_Digital_16Feb10.pdf.
KEEFER, J.S., MARSHALL M.R., MITCHELL B.R (2010). Early detection of invasive species: surveillance, monitoring, and rapid response: Eastern Rivers and Mountains Network and Northeast Temperate Network. Natural Resource Report NPS/ERMN/NRR-2010/196. National Park Service, Fort Collins, Colorado.
KENIS M. BACHER S. BAKER R.H.A. BRANQUART E. BRUNEL S. HOLT J. HULME P. E. MACLEOD A. PERGL J. PETTER F. PYSEK P. SCHRADER G. SISSONS A. STARFINGER U. SCHAFFNER U. (2012) New protocols to assess the environmental impact of pests in the EPPO decision-support scheme for pest risk analysis. Bulletin OEPP/EPPO Bulletin 42 (1), 21-27.
LATHAM P, MOHREN S, O'NEIL S, WELCH B.A. (2012). Data Management and Management Response Strategies In WELCH B.A., GEISSLER P.H., LATHAM P. Ed. Early Detection of Invasive Plants—Principles and Practices. http://pubs.usgs.gov/sir/2012/5162/pdf/sir2012- 5162.pdf.
LEHMANN A. OVERTON J.M. LEATHWICK J.R. (2002) GRASP: generalized regression analysis and spatial prediction. Ecological Modelling, 157, 189-207.
MCCUNE B. (2006) Non-parametric habitat models with automatic interactions. Journal of Vegetation Science, 17, 819-830.
MICHENER W.K., bRuNT J.W. (2000) Ecological data— Design, management and processing: New York, WileyBlackwell, 192 p.
MOHREN S.R. (2007) Data management plan, Klamath inventory and monitoring network: Fort Collins, Colo., National Park Service, Natural Resource Report NPS/KLMN/NRR- 2007/012.
MORSE L.E. RANDALL J.R. BENTON N. HIEBERT R. LU S. (2004). An invasive species assessment protocol—evaluating nonnative plants for their impact on biodiversity, version 1:Arlington,Va., NatureServe,accessed January,10 2015,at http://www.natureserve.org/library/invasiveSpecies AssessmentProtocol.pdf.
MUMFORD J.D. BOOY O. BAKER R.H.A. REES M. COPP G.H. BLACK K. HOLT J. LEACH A.W. HARTLEY M. (2010). Invasive non-native species risk assessment in Great Britain. Aspects of Applied Biology 104: 49-54.
PHILLIPS S.J. ANDERSON R.P. SCHAPIRE R.E. (2006) Maximum entropy modeling of species geographic distributions. Ecological Modelling, 190, 231-259.
PRATHER T (2015). Remote Sensing for Detection of Non indigenous Species. http://www.weedcenter.org/education/docs/TPrather_Remote_24Feb2010.pdf.
PYSeK P., RICHARDSON D.M. (2010). Invasive Species, Environmental Change and Management, and Health. In: Annual Review of Environment and Resources, Vol 35. Gadgil, A. and Liverman, D.M. (eds.). pp. 25-55.
RANDS M.R.W., ADAMS W.M., BENNUN L., BUTCHART S.H.M., CLEMENTS A., COOMES D., ENTWISTLE I., HODGE I., KAPOS V., SCHARLEMANN J.P.W., SUTHERLAND W.J., VIRA B. (2010) Biodiversity conservation: challenges beyond 2010. Science 329: 1298­1303. doi: 10.1126/science.1189138.
TIMMINS S.M. WILLIAMS P.A. (1987). Characteristics of problem weeds in New Zealand's protected natural areas, in SAUNDERS D.A. ARNOLD G.W. BURRIDGE A.A. HOPKINS J.M., eds., Nature conservation and the role of native vegetation: Chipping Norton, Australia, Surrey Beatty and Sons, p. 241-247.
VILA M., ESPINAR J., HEJDA M., HULME P., JAROSiK V., MARON J., PERGL J., SCHAFFNER U., sUn Y., PYSEK P. (2011). Ecological impacts of invasive alien plants: a meta-analysis of their effects on species, communities and ecosystems. Ecology Letters 14: 702-708.
WARNER P.J. BOSSARD C.C. BROOKS M.L. DITOMASO J.M. HALL J.A. HOWALD A. JOHNSON D.W. RANDALL J.M. ROYE C.L. RYAN M.M. STANTON A.E. (2003). Criteria for categorizing invasive non-native plants that threaten wildlands: California Exotic Pest Plant Council and Southwest Vegetation Management Association, 24 p.,
WEISS J. MCLAREN D. (1999). Invasive assessment of Victoria's State prohibited, priority and regional priority weeds: Frankston, Australia, Keith Turnbull Research Institute, Agriculture Victoria, 16 p.
WELCH B.A (2012b). Strategic Approach to Early Detection. In WELCH B.A., GEISSLER P.H., LATHAM P. Ed. Early Detection of Invasive Plants—Principles and Practices. http://pubs.usgs.gov/sir/2012/5162/pdf/sir2012-5162.pdf.
WELCH B.A. (2012a). Plant Invasion Process—Implications for Land Managers. In WELCH A., GEISSLER P.H., LATHAM P. Ed. Early Detection of Invasive Plants—Principles and Practices. http://pubs.usgs.gov/sir/2012/5162/pdf/sir2012-5162.pdf.
WELCH B.A., GEISSLER P.H., LATHAM P (2012). Early Detection of Invasive Plants— Principles and Practices. http://pubs.usgs.gov/sir/2012/5162/pdf/sir2012-5162.pdf.
WITTENBERG R., COCK, M.J.W. (eds.) (2001). Invasive Alien Species: A Toolkit of Best Prevention and Management Practices. CAB International, Wallingford, Oxon, UK, xvii - 228.